Kadın ve erkeğin ilişkiye yaklaşım farkı
İnsanlık tarihi varolduğu günden beri üzerine en çok kafa yorulan konu belki de Aşk.
Ve ilişki içerisinde kadının ve erkeğin durduğu nokta.
Hepimiz zamanın birinde muhakkak sormuşuzdur şu soruları kendimize; sorun nerede? Ben çok severken neden sevgim yeterince karşılık bulmuyor? Ve en önemli soru; güzel başlayan ilişkimizde ne değişti de bugün bu noktaya geldik?
Aslında değişen hiçbir şey yok. Aslında kadın da erkek de kendi doğasının gereğini yapıyor.
Sadece kadının ve erkeğin ilişkiye başlama dinamikleri farklı hepsi bu.
Kadın, her zaman sıfır puanla yola çıkıyor. Erkekse, merakı, arzusu, tutkularından dolayı daha yolun başında 100 puanı cebe atıyor.
Kadın, toplumun dayatmasıyla seçilen erkekse seçen taraf her zaman.
Hani şu değişmez kural varya; ilk hamle erkekten gelir. Işte bu kural erkeği kafadan 1-0 öne taşıyor.
Yani şöyle de diyebiliriz. Erkek avcı, kadın ise av.
Bu kötü bir benzetme belkide fakat gerçek bu maalesef.
Şimdi gelelim kadının sıfır ile, erkeğin de 100 ile yola çıkma meselesine.
Erkek, kadını görür, beğenir, merak eder, iz sürer, etkilenir, zamanla tutkusu artar... ve sonunda bir şekilde açık kapıdan sızar kadının gönlüne. Hele kadın o sevgiye hasretse vay haline. Açar kapılarını. Aslında ona da iyi gelir bu ilgi, alaka. Erkek elindeki tüm cephaneyi yığar kadının önüne; onu nasıl fark ettiğini, neleri merak ettiğini, kadının nelerinden etkilendiğini, ona ulaşmak için nasıl iz sürdüğünü, onu nasıl tutkuyla istediğini ve daha bir çok mermiyi koyar masaya. Yani kafadan 100'lük performansla döndürür kadının başını.
Kadın şaşkın, kendisini bunca merak eden adamın etki alanına girmiştir artık. Elde sadece koca bir sıfırla başlayan kadın 10 puanı erkeğin tüm bu cephaneleri karşısında süngüsünü indirerek verir.
Sonra kadın da merak etmeye başlar. Tanıma dürtüsüyle başlayan süreç kadını yavaş yavaş içine alır. Ve tanıdıkça, her güzel jestini gördükçe puan hanesine birer ikişer puan daha ekler.
Erkeğin zaafları, gözyaşı, başarısı, şefkati, ilgisi, güzel sözleri, sıcak dokunuşu derken liste uzar gider. Ve bu arada kadının puan tablosu giderek kabarır. Onu daha çok sevmek için kendisine bahaneler üretmeye başladığı noktada bir bakmışsın ki puan 100'ü vurmuş. Ve kadın avdır artık. Yani aşıktır.
Erkek mi? Tabii ki tutkusu, merakı günden güne karşılık buldukça puan hanesi yavaş yavaş inmeye başlar. Bir de elde ettiyse ve kadının gizli yanlarına da haiz olduysa bir bakmışsın puan hanesinde sıfır çanı çalıyor. Geriye ne mi kaldı. Tabii ki yeni merakların, tutkuların, arzuların peşine takılmak. Geride ne mi bıraktı? Enkaz yığını... Avcı görevini tamamlamanın huzuruyla yeni avına doğru yol alırken, av, kalan son nefeslerini idareli kullanmak için kesik kesik solumaya başlar. Ve soluk bir yerde biter.
Tabii ki her aşk bu kadar acımasız değil... ondandır insanın hala aşka olan inancı.
İnandığımız ve karşılığını bulduğumuz aşkların gölgesinde soluklanmak ümidiyle yasayalım.
"Karartmayalım yeter ku sol mememizin altındaki cevahiri."*
*Nazım hikmet alıntı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder